6 Kasım 2013 Çarşamba

İNSANLIĞIMIZDAN (MI) UTANDIK?’


Kurban bayramı tatili dönüşü ülkemizin gündemine oturan ve medya için epeyce zenginleştirilmiş ve halen devam eden vahim bir olay üzerinde durulmaktadır. Ki bu olay bir annenin (!) iki aylık yavrusunu yalnız başına evde bırakarak, 9 günlük bir tatil sonucu bu masum yavrunun açlıktan ve susuzluktan ölümüne sebebiyet vermesidir…
Üstelik bu yavru kimsenin sahip çıkmaması sonucu, 15 günlük morg hayatından sonra, deprem zedelerin defnedildiği garipler mezarlığına kimliksiz olarak ‘BERK BEBEK’ diye defnedilmiştir.
Medyadan takip edildiği kadarıyla, babasının belli olmadığı yürek dayanmaz bu olaya bayağı tepki gösterilmiştir…
Üstelik kızlı-erkekli birlikteliklerin sakıncalarına dikkat çekilmek istenen, kızlı-erkekli yurtların gelecek adına sıhhatli nesillerin yetişmesi ve sağlıklı eğitim için uygun olmadığı tartışmalarının medyada en üst seviyede yapıldığı zamanda defnedilmiştir ‘BERK BEBEK’.
Ve ‘İNSANLIĞIMIZDAN UATANDIK’ başlığı yer almış BERK bebeğin cenazesi defnedilirkenki medyada… Sahiden utandık mı?
Aslında Berk bebek ne ilktir ve ne de son olacaktır bu gidişle… Kızlı-erkekli birlikteliklerin ve aynı mekanları ortak olarak paylaşmanın savunulduğu, meşru evlilik tavsiyelerinin’ özel yaşam’a müdahale olarak algılandığı bir toplumda ‘İNSANLIĞIMIZDAN UTANDIK’ın altı boştur. Ve sorarlar hangi insanlık diye…
Namusun, iffetin ve ahlaki değerlerin fert ve toplumlar için ne denli önem arzettiğinin rafa kaldırılarak; ’özel hayat’ ve ‘ özgürlük’ adı altında tüm kayıtlardan âzâde olarak kabul gören bir anlayışın nasipsiz kurbanıdır BERK bebek…
Bir Kurban Bayramı günlerinde kurban verdik BERK bebeği, öyle mi? Yok yok, öyle değil..! Biz önce iffeti ve ahlakî değerleri nefsimiz uğruna kurban verdik… Halbu ki, bizden istenen Yüce Yaratan’ın emirlerine sadakat ve teslimiyetti… Çünkü sadakat İbrahim Peygambere oğlunu, teslimiyet de İsmail’e hayatını bahşetmişti…
Berk bebek masumdur.Ya onu kazananlar…?
Ferdi ve toplumu ayakta tutacak imanî gerçeklerin ve ahlâkî değerlerin laf ebeliği ile sulandırıldığı bir çürümüşlüğün, imrenilecek ve yaşanacak hayat diye topluma pompalandığı bir ortamda, başlıktaki soruyu tekrar soruyorum:
Sahiden ‘İNSANLIĞIMIZDAN UTANDIK (MI)?
Ha bu arada Osman Serdengeçti merhumun bir kitabının okumuştum gençliğimde… Hacmi küçük ama, her cümlesi bir kitap olacak çapta bir kitaptı… Köy Enstitüleri’li yıllardaki erkekli-kızlı eğitimden ve bu eğitimin cinselliği hangi boyuta taşıdığından bahsediyordu.
’BİR NESLİ NASIL MAHVETTİLER?’ Adını taşıyan bu kitabın baskısı yapılıyor mu bilmem… İşte mahvedilen neslin meyvelerini (!)derliyor toplum…
Tedbir alma mevkiinde olanlar, her geç kalışta vebaliniz ağır olacaktır… 

06.11.2013
Hüseyin ERDOĞAN


1 yorum:

  1. Abdurrahman Topal: Saygıdeğer Hocam, bir tarafta Ebu Bekir'ler diğer tarafta da Ebu Cehil'ler olmasa idi, HAK VE BATIL, İYİ VE KÖTÜ, GÜZEL VE ÇİRKEN, CENNET VE CEHENNEM nasıl ayırdedilecekti? Aklını, mantığını, vicdanını sıfıra indirgememiş, sıfırı tüketmemiş hiç bir anne (insan veya hayvan farketmez) yavrusunu ataşe atmaz. Hiç bir aile de kızını nikah düşen bir erkekle aynı odayı paylaşmasını istemez.

    YanıtlaSil